14 Kasım 2007 Çarşamba

Karanlık Dünyanın Esrarengiz Canlıları: Derin Deniz Balıkları

Bilim adamları 19 yüzyılda Ay kadar esrarengiz ve gizemli olan denizin derinliklerini keşfetmeyi arzu ediyorlardı. Denizler ve okyanuslar... Yeryüzünün üçte ikisini oluşturan engin sular... Henüz insanoğlunun, karalardaki gibi müdahale edemediği, ulaşamadığı pek çok sırlarla dolu bir ortam.

19. yüzyılın sonlarına kadar bilimadamları, bu şartlar altında hiçbir canlının hayat sürebileceğine inanmıyorlardı. Fakat teknolojideki ilerlemeler sonucu geliştirilen deniz kameraları ile 600 metreden 10 000 metreye kadar derinlerdeki canlıları inceleme fırsatı bulmuşlardı. Bu araçlardandan biri olan “Trieste” 10 bin metrede ancak 10 dakika kalabilmiştir. Derinsu kameraları ile denizin derinlikleri yavaş yavaş keşfedilmeye başlanmış ve dünyanın en acımasız karanlık ve soğuk bölgesinde de ilginç şekilli derin deniz canlılarının yaşadığı tespit edilmiştir. Bu canlılar ağlara takılmadığı için, insanlar onları yakından tanıma fırsatını yakalayamamışlardı. 4500 metre derinlikte o ana kadar hiç kimsenin görmediği ilginç balıkları ve yaşamlarını incelemeye başlayan bilimadamlarının hayretleri, araştırmalar ilerledikçe daha da artmıştı.

Derin deniz balıklarının yaşadıkları bölgeler, keskin soğuğun, ezici basıncın, daimi karanlığın ve öldürücü kıtlığın hüküm sürdüğü yerlerdir. Burada ilginç şekilli canlılar yaşar. Burada canlıların vücut yapıları basıncın etkisini en aza indirecek şekildedir. Bu derinliklerde sonsuz bir karanlık hakimdir. Sıcaklık 1-2°C civarında ve santimetre kare başına düşen basınç 1 tonun üzerindedir. Diğer bir ifadeyle burası, okyanusların hayat şartları bakımından en elverişsiz ortamı olmasına rağmen, hala buralarda yaşamlarını sürdüren canlılar bulunmaktadır. Günümüzde dalgıçlar, basıncın etkisinden korucuyu aletler olmadan, ancak 120 metreye kadar dalabilmektedir. 11 000 metre derinlikte yaşayan dip balıklarının bu müthiş basınca nasıl dayandıkları halen keşfedilememiştir.

Denizlerin derin olarak vasıflandırabileceğimiz kısımları 900 metreden aşağıda kalan soğuk ve ışıksız bölgelerdir. Bu bölgelerde balıklarda görme kuvvetli değildir. Bunun yerine çok ileri seviyede koku alma ve radar sistemleri vardır. Bu derinliklerde yaşayan hayvanların etraflarında bitki ve başka cins hayvan yok denecek kadar az olduğundan, ne ile beslendikleri bilim adamları tarafından uzun süre anlaşılamamıştır.

Binlerce metre yukarıda ölen hayvanların artıkları denizin dibine çökerken, basınçtan dolayı çok küçük parçacıklara ayrılarak su dibindeki hayvancıkların ayaklarına kadar gelmektedir. Derinliklerdeki dip balıklarının tek problemi gıda temini değildir. Aynı zamanda basınç, karanlık, soğuk ve kendilerinden büyük predatör balıklar da onlar için problem teşkil etmektedir.

Binlerce metre derinlikteki çok büyük basınca karşı koyabilen fener balıklarının dayanıklı vücut yapıları ve karanlık diplerde avlanmaya yarayan fenerleriyle denizaltı mühendislerini hayrete düşürmektedir. Derin deniz balıklarının şekilleri yüksek basınçtan dolayı bozuk görünümlüdür. Gıda azlığından dolayı kaslar zayıflamış, etleri ise neredeyse yoktur. Gözler besin bulmak için oldukça büyüktür. Ilk karşılaştığı avını kaçırmamak zorunda olan derin deniz balıklarının ağızlarındaki dişler engerek yılanında olduğu gibi uzun ve sivridir. Av azlığından dolayı, türler birbirine zaman zaman misafir değil, av olabilmektedir. Su sathından gelen gıda parçacıkları yeterli olmadığından, dişi fener balığı, başının üzerindeki lambasını ağzının önünde oynatarak küçük balıkları bununla cezbeder.

Dip balıkları karanlığa karşı fenerlerle donatılmışlardır. Statik elektrik ve fosforesans sayesinde bu balıkların vücudunda birçok parlak ışıklı bölge vardır. Fakat bunlar bu ışıklı organlarını yollarını bulmaktan çok, avlanmak için kullanırlar. Avlarını kendilerine çekmek için ışıklarını yakıp söndürürler. Vücudundaki ışıkları sayesinde yaklaşan balığın dost veya düşman olduğu anlaşılır. Uzaktan sadece ışıkları görülür. Balıklar bu ışıklar sayesinde birbirlerini tanıyabilirler.

Resimdeki balık, derin denizlerde yaşayan bir yılan balığı çeşididir ve kendisinden büyük balıkları yutabilir. Uzun keskin dişleri, koca ağzı ve kuvvetli çeneleri ile avın kurtulması imkansız gibidir. Bu balıklar kapabildikleri her şeyi yutarlar, diğer zamanlarda aç gezerler. Bu yılan balıkları büyük avları temin edebilmek için çok esnek bir çene ve elastiki bir mideye sahiptirler. Ne kadar büyük bir avla karşılaşırlarsa karşılaşsınlar, bu avı yiyebilirler.

Derin denizlerin garip dünyasında bir çok erkek hayvan türü cüceleşmiştir. Öyle ki bazıları dişilerinin onda biri büyüklüğündedir. Bazı fener balığı türleri arasındaki küçük erkek hayvanlar dişilerinin bir parçası haline gelmişlerdir. Dişinin derisine ağzı ile yapışan hayvanın avlanmasına gerek kalmamaktadır. Bunun yerine gıdasını dişisiyle paylaştığı kanından emerek sağlar. Onun görevi sadece dişinin yumurtalarını döllemektir. Bu az nüfuslu yerde, erkeklerin nesillerini devam ettirmek için yapacakları tek şey ilk buldukları dişiye yapışmak ve gitmesine hiçbir zaman müsaade etmemektir.

Kaynaklar

- Prof. Dr. Remzi Geldiay, Ekoloji Ders Notları, EÜ Fen Fak., Izmir.

- S. Preen (1986): The life in the dark-London.

- Science Digest (1990): The waters of life, pp 47-48.

Hiç yorum yok: