4 Kasım 2007 Pazar

Deniz Hatıraların Kendisidir


John Banville 'Deniz'de, çocukluğunu geçirdiği deniz kıyısına dönen ve orada anılarla beynini yeniden inşa eden bir adamın hikâyesini anlatıyor.

Deniz adlı yapıtı 2005 Man Booker Ödülü'ne değer görülen John Banville, kendisiyle yapılan bir söyleşide, kurgu yazma işinde en kıymetli bulduğu kişinin kim olduğunu soran muhabire şöyle bir yanıt vermiş:
"Bu her zaman tiksindirici bir soru olmuştur ama, duruma uygun bir yanıt vereceğim.
W.G. Sebald'ın erken ölümünün edebiyat için bir felaket olduğunu düşünüyorum. O, tamamıyla yepyeni bir şey yapıyordu, söz oyunlarının kasıtlı olduğu yeni bir roman sentezi oluşturuyordu. İnanıyorum ki, yaşasaydı, mucizevî şeyler yapacaktı. Ölümü, çağdaş kültürün en önemli olayıdır." Kuzey hat terminalinde olduğu gibi bir sona gelen Max Morden, yakın zamanda kanserden yitirdiği karısı için yas tutmaktadır. Bir seferinde ilk aşkının da kaldığı evde kalmak için çocukluk yazlarını geçirdiği deniz kıyısına döner. Anılarla beynini adeta yeniden inşa etmeye başlar ve bu onun ilacı olur: Anılar, yas ve yazı cümbüşüyle içki âlemi yapar. Deniz, ilk aşkının kaybolduğu yerdir ve şimdi de Max'in kaybolmaya başladığı yer olmuştur. Deniz hatıraların kendisidir, onun devasa dalgaları ise şu ânı, geçmişi bile, boğmakla tehdit etmekte. Hatıralar gibi, denizin de kendine ait bir hayatı var.
Romanın kapanışında Morden, dünyanın kabul edilemez zalimliğini ölü bir dalganın açıklar gibi göründüğü ânı hatırlar: "Ama bir tür itici güçle bütün deniz kabardı...
yalnızca koca dünyanın kayıtsız omuz silkmelerinden biriydi bu." (s. 176)

Hiç yorum yok: