12 Eylül 2007 Çarşamba

Sünger - Süngercilik



Ülkemizde süngercilik denilince ilk akla gelen yöre şüphesiz Bodrumdur.
Sünger avcılığı ve ticareti açısından bu şirin beldemiz yıllardır süngerciligimizin merkezi haline gelmiştir.
Bu özelliginden dolayı, Bodrum'da 1977'de süngerciliğimizi kalkındırmak amacıyla Sünger Geliştirme-İşleme İstasyonu ve Eğitim merkezi kurulmuş ve 10 yıl süresince bu konuda çeşitli araştırma çalışmaları yapılmıştır.

Ne var ki yakın geçmişte gündeme gelen iki olay Bodrum süngerciliğini ve dolayısıyla Türkiye süngerciliğini olumsuz yönde etkilemiştir.

Bunlardan birincisi 1986 yılında Akdenizi etkisi altına alan bir bakterinin neden olduğu salgın sünger hastalığı, ikincisi ise Bodrumun turizm yönünden büyük hamleler içine girmiş olmasıdır.

Her iki nedende süngercilikle ugraşanların büyük bir bölümünün süngerciliği bırakıp dalış ve gezi turizmine yönelmesinde etkili olmuştur. Dolayısıyla Bodrum ve yöresindeki süngercilik eski gücünü büyük ölçüde yitirmiştir.

Çok hücreli hayvanların en basit grubunu oluşturan süngerler, antik çağlardan beri insanlar tarafından kullanılmaktadır.

Özellikle spiküllerden yoksun yumuşak fibril iskelete sahip ticari süngerler, su tutma özelliklerinin fazlalığı, aşınmaya karşı dayanıklı olması, yumuşaklığı, esnekliği gibi özellikleriyle ticarette oldukça aranan değerli bir ihtiyaç maddesini oluştururlar.

Zira süngerler temizlik ve boya işlerinden endüstrinin bir çok koluna, hatta ilaç sanayiine kadar çok değişik işlerde büyük ölçüde kullanılmaktadır...

Tanımı ve tarihçesi:
Süngerler latince "delik" anlamına gelen "porus" kelimesi ile "taşımak" anlamına gelen "ferre" kelimelerinin birleşmesi ile porifera (delikliler) olarak adlandırılmıştır. Süngerler canlılar aleminin akglerden sonra en yaşlı grubunu oluştururlar. Zamanımızdan yakalaşık 600 milyon yıl önce dünyamızda mevcuttu ve fazla gelişmeden günümüze kadar gelmişlerdir.

Sınıflandırılması:
Süngerler, belli bir organlarının bulunmayışı ve hareket yeteneklerinin olmayiışı nedeniyle uzun süre bitkisel organizmalar olarak kabul edilmişlerdir.ancak Aristo bunların hayvanlar aleminden olabileceğini belirtmiş ve bu fikir 1765 yılında J.Elisin süngerin su akımı meydana getirdiğini ve bu esnada vücut yüzeyinde kasılmalar oluştuğunu gözleyerek bunların hayvan aleminde yer alması gerektiği bulgusuyla doğrulanmıştır.

Süngerler değişik araştırmacılar tarafından uzun süre coelenterata(deniz anası,mercan gibi ilkel hayvanlar) grubunda gösterilmiş isede 1816 yılında Blainville adlı araştırıcı tarafından spongiaria grubu olarak ayrıca sınıflandırılmıştır.

Süngerlerin günümüzde ki geçerli adı olan porifera ise ilk kez Grant tarafından 1836 yılında kullanılmıştır.

Tatlı su ve denizlerde yaklaşık 5000 türü bilinen porifera filumu(phylum) 3 sınıf(classis) ile temsil edilmektedir.

Bunlar;
Classis:Calcarea
Classis:Hexactinellida
Classis:Demospongia


Classis:
CalcareaKalkerli spiküllere sahip süngerlerdir. Boyları nispeten küçük olan kozmopolit türleri içerir. Denizlerin genel olarak kıyı(littoral) bölgelerinde yaşarlar.

Classis:
Hexactinellida Bu süngerler silisli ve oldukça büyük spiküllere sahiptirler.Bazı spiküller birkaç cm'ye ulaşabilir. Derin sularda yaşarlar.

Classis:
Demospongia Bu sınıf içinde iskelet yapılarına göre 3 grup sünger ayırt edilir. Bunlar sadece silis spiküllü, hem silis spiküllü hemde spongin lifli ve spikülsüz (sadece spongin lifli) süngerlerdir. Süngerlerin önemli bir bölümü bu sınıfa dahildir. Ticari süngerleri oluşturan dictyoceratida ordosu üyeleri 3. gruba dahil süngerler olup, iskeletleri spongin adı verilen kollojen bir yapıdan oluşmuştur. Bu süngerler derinliğin ilk 100 m.'ye kadar olan derinliğindeki diplerinde yoğun olarak bulunurlar.
Spongiidae familyası üyeleri ise tatlı sularda yaşarlar.

Morfolojik özellikleri

Tatlı sularda yaşayan türleride bulunmakla beraber süngerlerin önemli bir bölümü denizlerde yaşar. Denizlerde yaşayan süngerler kendilerini kaya, mercan resifi ve çeşitli kabuklar üzerine tespit ederek yaşarlar. Zaman zaman kendini tespit etmeyen ve dipte yuvarlanan süngerlere rastlanmakta isede bu durum çok nadir olarak gözlenen yaşantı şeklidir.

Süngerlerin dış görünüşleri oldukça değişkendir; hatta aynı tür içinde bile morfolojik farklılıklar görülebilir. Bununla birlikte kupa, kadeh ve vazo şeklinde düzenli olabildikleri gibi, şekilsiz veya agaç dalları gibi yada muhtelif yüzeyleri örten kabuk şeklinde olanları vardır.

Boyları çok değişken olup, birkaç mm. ile 2m. arasında değişir. Renkleri ise mavi, yeşil, sarı, kırmızı, kahvrengi, kirli beyaz, gri ve siyah olabilir.
abone.turk.net

Hiç yorum yok: