28 Eylül 2007 Cuma

Su Kaplumbağası

Türkiyenin Akdeniz sahillerini yuva yapmak amacıyla kullanan iki tür deniz kaplumbağası vardır.
Caretta caretta ve Chelonia mydas.
Yeşil Kaplumbağa olarak da bilinen Chelonia mydas. Üreme alanı olarak daha ziyade Doğu Akdeniz’de yer alan kumsalları kullanmaktadır. Kaplumbağalar her yıl yumurtlamazlar.

Örneğin Kıbrıs’ta 2-4 yılda bir, Haziranın başlangıcından Ağustosun ortasına kadar yumurtlarlar. 100 yumurtalık her yumurtlamada, gece kuma kazılan 50-70 cm. derinliğinde bir deliğe yumurtlarlar. Yavrular yaklaşık 7 hafta sonra gece kumdan çıkar ve denize yönelir.

Semiakuatik kaplumbağa türleri daha düşük ısı aralığını tercih ederler. Çoğu güneşlenerek ısınmak isterler, direk güneş ışığı bulunmadığında ısı kaynakları,45 cm.uzaklıktan kullanılabilir. Semiakuatik kaplumbağa türleri içine gömülebilecekleri miktarda suya ihtiyaç duyarlar. Bu türlerin çoğunda beslenme, üreme ve sosyal ilişkiler su içinde olur.

KIRMIZI YANAK SU KAPLUMBAĞASI
Kuzey Amerika Orta Batı kesimlerindeki bataklıklarda oldukça yaygın olarak bulunur. Ilık ve bol güneşli suları severler. Bu kaplumbağaların en büyük özelliği yanaklarının iki yanındaki kırmızı-oranj lekelerdir. Bu lekeler olgunlaştıkça kaybolur. Boyları 16-25 cm. arasında değişir.

MC10220


Tür : Motor
Model : MISS TOR 47
Tersane : MISS TOR YACHTS
Uzunluk : 47.34 m
Fiyat : 4,650,000 €
Üretim Yılı : 2007
Malzeme : Steel /Aluminium
Bulunduğu Yer : Southern Turkey
Bayrak : American

TEKNIK ÖZELLİKLER
Eni : 8.50 m
Su Çekimi : 2.40 m
Tonaj : 420 t
Gövde tipi : Yarı deplasman

MOTOR VE MAKİNALAR
Motor : MAN
Motor Gücü : 2 x 1000 hp
Motor Yılı : 2007
Motor Kullanım saati : 85 hrs
Hızı : Seyir 14 kts, Maximum 17 kts
Menzili : 6000 nm
Su Arıtma : Yes
Jeneratör : 72 KW
Redresör : Master Volt
Baş Man. Pervanesi : No
Aküler : Gel Type
Others : Tecnicomar Sewage treatment system RWO Bilge oil seperator system

KABİNLER
Kabin/Yatak : 1 Master Ensuite
Salon : 2
Kabinler : Seçiminize göre 4, 6 veya 8 kamara olarak düzenlenebilir
Banyo : 6

SEYİR VE ELEKTRONİK CİHAZLAR
Derinlik Ölçer : JRC
Pusula : Var
Telsiz : ICOM
GPS : Lorenz Starlight
Radar : JRC
Oto pilot : Comnov 5001
Elektronik Harita : JRC
Uzak mesafe telsizi : JRC
Diğer : 7xNeco 17 Inch monitors for electronics

EQ33 Echosounders



High performance transducers
Commercial fishing standard
Sportsfishing fishfinder
Shallow water alarm
Bottom expansion
Single fish detection
Dual echosounder operation (EQ44)
600W or 2x1000W transmitters
Available as optional echosounder module for NavStation


Whether you need safe anchorage information, fishfinding capabilities for sports fishing or a reliable navigational aid, the Simrad Echosounder provides the most detailed and accurate information for any purpose. Simrad Echosounders are built on 50 years of hydroaccoustic technology, which is used by many of the world’s fishing fleets and scientific research vessels.

The Simrad Echosounder has a very clear display, enabling you to see fish close to the bottom and observe seabed features. A full range of standard and high technology transducers is available to complement the echosounder.

Display Resolution :320 x 240 (H x W)
Sonar Frequency :38/50, 38/200 or 50/200 kHz kHz
Sonar Output Power:Max 600 Watts RMS (2400 WPP) W
Sonar Alarms: Fish, Max and Min Depth :Yes
Sonar Max Transmission Rate :10
Fish Detection :Yes

27 Eylül 2007 Perşembe

Cap Camarat 635


Tam Boy : 6,05 m.

Gövde Boyu : 6,15 m.

Su Hattı Boyu : 5,15 m.

Maksimum En : 2,44 m.

Deplasman : 900 kg.

Su Çekimi : 0,33 m.

Motor : 140 - 200 HP

Kamara : Yatak

Yakıt Kapasitesi : 136 lt.

CE Kategorisi :
C-7

Tasarım : Garonni

22 Eylül 2007 Cumartesi

22 Eylül 2007

Maserati Famous Cup 2007-Marina Yacht Club Kupası
Bu yıl ikincisi gerçekleştirilecek Maserati Famous Cup, Bodrum’da 22-23 Eylül tarihlerinde Bodrum Açıkdeniz Yelken Kulübü ve Bodrum Marina Yacht Club ortaklığında düzenlenecek.
Yarışta ünlüler, 40 profesyonel yelken ekibiyle beraber yarışacak.
Ayrıntılı bilgi için BAYK: (252) 316 33 85

Donanma Kupası
İstanbul Yelken Kulübü’nün düzenlediği Donanma Kupası, 22-23 Eylül tarihlerinde Gölcük-İstanbul rotasında yat sınıflarının katılımıyla gerçekleştirilecek.
Ayrıntılı bilgi için İYK: (216) 336 06 33

Offshore Class 3- 225 Uluslararası Şampiyonası IX. Ayak
22-23 Eylül tarihlerinde Caddebostan’da yapılacak Offshore Class 3-225 Uluslararası Şampiyonası IX. Ayak yarışlarını İstanbul Offshore Club düzenliyor.
Ayrıntılı bilgi için İOC: (216) 537 00 80

Salona 45


J&J tasarımı Salona 45, performans ve gezi sınıfı tekneler içinde yer alıyor.

İç kısım kaplamalarında maun standart olarak sunuluyor; ayrıca kiraz ve tik seçenekleri de bulunuyor.

Üç değişik yerleşim planı olan Salona 45’in üç ve dört kamara seçenekleri de mevcut. Orta bölümdeki kuzine, tuvalet-duş ve oturma grubu ile masası yerleşim planına göre konumlandırılıyor.

Kıç tarafta iki kişilik iki karama, baş tarafta tuvalet-duşlu ana kamara ve isteğe bağlı olarak tek kişilik bir kamara da bulunuyor.

Tam Boy: 13,55 metre

En: 4,20 metre

Ağırlık: 10.250 kilogram

Yelken Alanı: 117 metrekare

Ayrıntılı bilgi için Sumarin Denizcilik: (216) 346 30 97

Hanse 350


32. America’s Cup’ın galibi Alinghi’nin baş tasarımcısı olarak tanınan Rolf Vrolijk’in sahibi olduğu Judel/Vrolijk&Co’nun imzasını taşıyan Hanse 350’nin iki ayrı yerleşim planı mevcut.
Salonda iskelede bulunan oturma grubu ve masasının karşısında iki kişilik bir koltuk, yanında da kuzine yer alıyor. Baş taraftaki tuvalet-banyolu master kamara dışında, kıç tarafta iki ya da tek çift kişilik kamara seçenekleri tercih edilebiliyor.
21 HP motora sahip teknenin yakıt kapasitesi 110 litre, su kapasitesi 260 litre.
Tam Boy: 10,59 metre
En: 3,55 metre
Ağırlık: 5,75 ton
Yelken Alanı: 64,86 metrekare
Ayrıntılı bilgi için Megamar: (252) 412 08 97

Dünyayı Şaşırttılar


Kuzey Kıbrıs üniversitelerinin sualtı fotoğrafçılığındaki gelişimi dünyayı şaşırtıyor....

Sualtı fotoğrafçılığı yalnızca ülkemizde değil, dünyada da genellikle kendi kendine öğrenilen, kişisel çabalarla gelişen bir alandır. Fotoğrafçılar bu alandaki eksiklerini bazı kurslarla gidermeye çalışır, gelişimi ise genellikle zamana bırakırlar. Bu nedenle ülkemizde de dünyada da kısıtlı sayıda “iyi” sualtı fotoğrafçısı ya da kameramanı bulunur.

Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya’da birer üniversite birkaç yıl önce Sualtı Fotoğrafçılığı ve Sualtı Kameramanlığını akademik bir ders konusu olarak görmüş ve buna yönelik dersler vermeye başlamış.

Bu üniversitelerle yaklaşık aynı zamanlarda akademik sualtı görüntüleme eğitimlerine KKTC’de Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde başladı.

KKTC Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi ise iki yıl önce hem sualtı görüntüleme hem de sualtı arkeolojisi konularında akademik dersler açmaya başladı.

Doğu Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Sualtı Görüntüleme hakkında iki ayrı seçmeli ders veriliyor. 2001 yılında başlatılmış olan Temel Sualtı Fotoğrafçılığı ve İleri Sualtı Fotoğraf ve Video Teknikleri dersleri 3 kredili seçmeli ders niteliğinde. Temel Sualtı Fotoğrafçılığı dersini üniversitenin bütün bölümlerindeki öğrenciler seçmeli olarak alabiliyorlar. Bu dersi seçebilmek için tek koşul yüzme biliyor olmak.

Bu öğrencilere önce maske palet ve snorkel eğitimi veriliyor. Aletli Dalış eğitimini daha önce almış öğrenciler ise dersin pratiklerini tüple dalarak yapıyorlar. Öğrenciler sınıftan daha fazla deniz kıyısında ya da deniz içinde zaman harcıyor.

Notlarını da çektikleri fotoğraflardan ya da filmlerden alıyorlar.

Öğrenciler arasında uluslararası festivallerde birincilikler alan, dereceye girenler bulunuyor. İleri dersi alabilmek için ise uluslar arası geçerli bir aletli dalış (SCUBA) lisansı gerekiyor. Her dönem iki ders altı sınıfla açılıyor ve 180 kişilik kotası derslerin açıldığı ilk gün doluyor. Başarı gösteren öğrenciler de uluslararası bir başka sertifikaya (EUIFA - Avrupa Sualtı Görüntüleme Festivalleri Birliği www.euifa.org) daha sahip oluyor.

Ülkemizde de dünyada da sualtı fotoğrafçılarının yaş ortalaması 40’ın üstünde. Çünkü hem aletli dalış, hem de sualtı fotoğrafçılığı yüksek maliyet içeriyor. Bu nedenle genellikle üst düzey gelir grubuna yönelik olarak algılanıyor.

Öte yandan hem Doğu Akdeniz Üniversitesi hem de Uluslar arası Kıbrıs Üniversitesi bu alana ciddi yatırım yaptı.

Dolayısıyla 19 yaşında bir üniversite öğrencisinin koşullarıyla 40 yaşındaki bir işadamının koşulları eşitlenmiş oluyor. Her iki üniversitenin gelmiş olduğu nokta en çok bu alanda elli yıldır çalışan gelişmiş ülkelerin temsilcilerini şaşırtıyor.

EUIFA Başkan Yardımcısı ve Almanya Zariffa Festivali Başkanı Karl Heinz Wolf şunları söylüyor; “Almanya sualtı görüntüleme alanında önemli bir geçmişe sahip. Ancak şu ana kadar üniversitelerimizin bu alana yönelmemiş olmaları şaşırtıcı. Kıbrıs üniversitelerinin bu alandaki boşluğu görmüş ve adımlar atmış olmaları beni şaşırttı, hem de sevindirdi. Her sene bu ülkedeki sualtı festivallerine geliyor ve bu öğrencilerle birlikte dalış yapıyorum. Etrafımdaki bu gençlerle bildiklerimi paylaşıyorum”.

Uluslararası Kıbrıs Üniversitesinde’de öğrenciler ayrıca seçmeli ders olarak “Sualtı Arkeolojisi” dersini de alma şanşına sahip. Sualtında çizim yapmayı, kaldırma balonu kullanmayı ve hava asansörüyle kazı yapmayı öğrenen öğrencilerden başarı gösterenler Türkiye’de yapılan sualtı kazı ve araştırmalarına ekip üyesi olarak katılıyor.

Bu eğitimleri yöneten Hakan Öniz şunları söylüyor;“her iki üniversite de bu alanlara önemli yatırımlar ve yaptı ve karşılıklarını alıyor. Kendi meslek alanlarının dışında başka kazanımlar ve uzmanlıklar elde eden öğrenciler, başarılarını hem derslerine hem de geleceklerine yansıtıyorlar. Daha iyi yetişmiş öğrenciler en iyi kazanımlarımız, öte yandan araştırma yapan ve bilim üreten merkezlerimiz de var. Örneğin Doğu Akdeniz Üniversitesi, Sualtı Görüntüleme ve Araştırma Merkezi adında bir merkezle hem KKTC hem de Türkiye’de çeşitli çalışmalar yürütüyor. Uluslar arası Kıbrıs Üniversitesi ise Sualtı Arkeoloji ve Görüntüleme merkezi adıyla bir merkez kurdu. Bunların dışında ülke içinde ve dışında çeşitli bilimsel aktiviteler, sempozyumlar ve festivaller düzenliyoruz”...

Virahaber.com

18 Eylül 2007 Salı

Dünya'nın en büyük yolcu gemisi


870 milyon dolara malolan Freedom of the Seas'ın içinde dev sinema salonlarından anfitiyatroya, yüzme havuzlarından tırmanış duvarları ve buz pistine kadar her türlü lüks ayrıntı yer alıyor.
Freedom of the seas'ın güvertesinde 3 büyük havuz ve aquapark bulunuyor.
Üzerinde sörf yapmak için suni dalgalar üretebilen bir havuzu, 135 metre uzunluğunda bir alışveriş merkezi, bir kaya tırmanma duvarı ve buz paten pisti bulunan gemi, Norveç grubu Aker Yards'ın Finlandiya'daki tersanelerinde üretildi.
Yolcu kapasitesi: 4750
Ağırlığı:158.000 gros ton
Uzunluğu: 340 metre
Genişliği: 56 metre
Yüksekliği: 72 metre
Mürettebat kapasitesi: 1.360

16 Eylül 2007 Pazar

Denizdeki Tehlikeli Canlılar

Denizdeki tehlikeli canlılar söz konusu edildiğinde, deniz ile ilgisi olsun olmasın hemen herkesin aklına ilk gelen köpekbalıkları olmaktadır. Bu hayvanlar gerek abartılan öyküler, haberler ve gerekse canavarlıkları konu alınarak hazırlanmış pek çok korku filmi yardımıyla, denizlerdeki dehşetin temsilcileri olmuşlardır. Konuya ilişkin bilgisi sınırlı olan milyonlarca insanda da köpekbalığı bir fobi olmuştur.

Sanıldığının tersine denizlerde, dalıcıların yaşamlarını tehlikeye düşüren olayların asıl sorumluları özellikle tropik denizlerde, boyca çok küçük olan deniz canlılarıdır. Bazı küçük zehirli balıklar, çeşitli küçük kabuklular, deniz kestaneler vb. gibi.

Denizde yaşayan türlerin ancak onbinde biri dalıcılar için tehlike kaynağı olabilir. Bugün dünya denizlerinde dolaşan 350’ den fazla değişik türdeki köpekbalıklarının insan için çok tehlikeli olabilecek tür sayısı 4’ tür. Ilıman iklim kuşağında yer alan ülkemiz denizlerinde, sıcak denizlere oranla tehlikeli sayılabilecek çok az deniz canlısı yaşamaktadır. Belkide bu açıdan bakıldığında denizlerimiz için dünyanın en güvenli denizleri denilebilir. Yinede dalıcıların kendilerine zararlı olabilecek deniz canlılarını bilmeleri ve gerekli önlemleri almaları dalışların güvenliğini arttıracaktır.

BOZCAMGÖZ
İngilizce adı; Buruntnose Sixgill Shark; Requin grie’ dir. Boyları 5 m' ye kadar ulaşabilen büyük köpek balıklarıdır. 6 çift solungaç yarığı ve sırtlarında bir yüzgeç bulunur. küçük gözlü olup, alt ve üst çenesindeki dişler değişiktirIlıman ve tropik kıyısal denizlere dağılan Bozcamgözlere, Ege ve Batı Akdeniz kıyılarımızda rastlanabilir. Yetişkinlerin çoğunlukla çok derin suları sevmelerine karşın, genç bireyler bazen sahillere yaklaşabilirler. Genellikle gündüzleri derinlerde geçirip geceleri avlanırlar. Yemek listelerinde pek çok çeşitte deniz canlısı bulunur (Diğer küçük köpekbalığı türleri, Vatozlar Mürekkep balıkları, çeşitli balıklar Yengeçler, Karidesler. Foklar gibi) az hareketli fakat güçlü yüzücülerdir.
Derin sularda yaşadıklarından, dalıcılarla pek karşılaşmazlar. Ürkütülmedikleri yada rahatsız edilmedikleri sürece saldıramadıkları bilinmektedir. Ancak küçük bireylerin zıpkınla vurulduklarında saldırdıkları görülmüştür.

Köpek Balıklarına Karşı Bazı Önlemler :
Asla yalnız dalmayanız. Yalnız dalıcılar, kalabalık bir gruba oranla daha büyük tehdit altındadır. Çok gerekmedikçe köpekbalıklarının olduğu bilinen yerlere dalmayınız. Dalış sırasında dalıcılarda herhangi bir nedenle oluşacak kesik yada yaralarla suya karışacak kan, köpekbalıklarını saldırıya yöneltebilir. Dalıcı bu gibi durumlarda hemen suyu terk etmelidir. Çok gerekmedikçe kanallar, körfez ağızları, akarsu ağızları gibi köpekbalıklarının bol bulunabileceği yerlerde ve yine bulanık görüş uzaklığının sınırlı olduğu bölgelerde dalmayınız. Eğer dalış sırasında çevrenizdeki balıklar birden bire düzensiz ve ürkekçe hareket etmeye başlayıp kaçışırlarsa suyu terk ediniz.

Dalış sırasında olabildiğince dikkat çekecek parlak cisimler taşımamaya özen gösteriniz ve sürekli çevrenizi gözleyiniz. Köpek balıklarının daha hareketli oldukları ve beslendikleri gece saatlerinde olabildiğince dalmaktan sakınınız. Karşılaştığınız köpekbalığının davranışlarını dikkatle izleyiniz. Köpekbalığının geçişini engelleyecek bir konumda kalmayınız. Eğer hayvan birden hareketlenir, önceki yüzüşünü değiştirirse hemen o bölgeden uzaklaşın yada suyu terk edin. Eğer büyük bir köpekbalığı görürseniz en kısa sürede suyu terk ediniz. Bu sırada hayvanın ilgisini çekmemek için olabildiğince sakin ve gürültüsüzce hareket ediniz. Su dışına çıkıncaya kadar köpekbalığını izlemeyi sürdürünüz. Zıpkınla vurulan balığın düzensiz hareketleri ve yaralarından suya karışan kan, köpekbalığını uyarabilir. Zıpkınlanmış balıkları yanınızda taşımayınız. En kısa sürede su dışına çıkarınız. Köpekbalığı ile karşılaştığınızda soğuk kanlı olup, paniğe kapılmayınız. Yapılacak bilinçsiz hareketler köpekbalığını uyarabileceği gibi çok ciddi dalış kazaları ve hastalıklarına sebep olabilir. Dalıcılar köpekbalıklarıyla karşılaştıklarında on!ar belli bir uzaklıkta tutabilecek ucu sivri 1-1,5 metre uzunluğunda tahta fiber yada metal sopalar taşımalıdırlar. Yeterli uzunluktaki zıpkın tüfeklerini de aynı amaçla kullanabilirler. Saldıracak gibi görünüyorsa da yaklaşan bir köpek balığına yapılacak en son iş onu zıpkınlamak yada bıçaklamak olmalıdır. Onu sizden uzakta tutacak bir cisim kullanmayı yeğleyiniz. Yaralanan köpekbalığı çok daha saldırganlaşacaktır. Köpekbalıklarıyla karşılaşıldığında eğer sahil yakındaysa doğrudan yüzeye çıkmak yeme dipten sahile yüzüp oradan çıkmak daha güvenlidir. Dalış kayalık bir yerde yapılıyorsa ve çevrede köpekbalıkları belirirlerse kayaların arasına girmek yararlı olabilir.
Köpekbalıklarının görme duyuları çok zayıftır. Buna karşılık koku alma ve su içindeki titreşimleri algılama duyuları çok gelişmiştir.

MÜREN
İngilizce adı Moray cel’ dir. Boyları 1.5 m.’ ye kadar uzayabilir. Görünüşleri yılanı andırır yanlarından yassılaşmıştır. Göğüs yüzgeçleri olmayan Mürenin kuvvetli çeneleri son derece keskin dişlerle kaplıdır. Genelde renkleri esmer olup üzerlerinde sarı lekeler bulunur.
Ege ve Akdeniz kıyılarında rastlanabilecek mürenler sanıldığı gibi saldırgan değildir. Kayaların içindeki oyuklarda yaşayan bu hayvanlara dikkat etmek gerekmektedir.

Yuvalarına el sokulmadıkça yada zıpkınlanmadıkça pek insanlara saldırmazlar. Koku alma duyusu çok gelişmiş olan mürenleri balıkadamların yanlarında taşıdıkları avlamış oldukları balıklarda uyarabilmektedir. Bir kez ısırdıkları zaman öldürünceye kadar çeneleri açılmayabilir. oldukça derin ve çok geç kapanan bir yara acarlar. Zehirli olmamakla birlikte ağızlarındaki çok çeşitli bakteriler nedeniyle ısırılan yer çoğunlukla iltihaplanır.
Kişinin duyarlılığına bağlı olarak durum ağırlaşabilir. Yara, sabunlu su ile yıkandıktan sonra kanama varsa durdurulmalıdır hasta en yakın sağlık kuruluşuna götürülmelidir.

İSKORPİT
İngilizce adı Scorpion Fish’ tir. Rengi esmer kahverengi olup boyu 20 cm.’ yi pek geçmez. Özellikle sırt yüzgeçleri zehir içerir. Bütün denizlerimizde yaşamaktadırlar. Çok etkin bir zehir içermemekle birlikte dikenleri battığında kişinin duyarlılığına bağlı olarak, çok acı veren ve geç kapanan bir yara oluşmaktadır.
Bu durumda eğer diken yaranın içinde kırılıp kalmışsa çıkarılmalı yara sabunlu su ile yoksa amonyak ile yıkanmalıdır.


ÇARPAN BALIĞI
İngilizce adı Weever fish’ tir. Denizlerimizde üç türü yaşamaktadır, birbirine çok benzerler, vücutları yanlardan hafifçe yassılaşmış olup, gözler başın üzerinde yer alır Renk üst kısımlarda mavi-kırmızıda, kırmızı-gri’ ye değişmekte karın kısımlarında kirli beyaz olmaktadır. Göğüs ve özellikle sırt yüzgeçlerinin önde yer alan dikenlerinde çok etkin zehir içerirler. Boyları en çok 40 cm' dir. Çoğunlukla kendini kuma gömen bu balıkların, üzerlerine basıldığında yada çıplak elle tutulduğunda, dikenleri batmakta ve hemen çok şiddetli bir ağrı başlamaktadır. Yaranın çevresi kızarmakta ve şişmektedir.
Kişinin duyarlılığına bağı olarak, bulantı, kusma, adale seyirmesi, solunum zorluğu, kalp durması şok ve koma gibi çok ciddi olaylar olabilmektedir. İğnenin batması durumda, yara amonyak ile yıkanmalı ve zehirin yapısını bozabilmek için olabildiğince sıcak suya sokulmalıdır. Hasta en kısa zamanda en yakın sağlık kuruluşuna götürülmelidir. Şişen yerlere buz ve alkol pansumanı yapılabilir.


VATOZ
İngilizce adı Thornback Ray’ dir. Genellikle kumlu diplerde yaşarlar. Görüntü olarak yassı ve koyu renkli olup, kalkan balığına benzerler. kuyruğunda zehirli dikenler mevcuttur. Zehirli dikeninin sokması halinde derhal şiddetli bir darbe gibi hissedilmekte ve dayanılmaz bir sancıya dönüşmektedir.
Kusma, terleme, karın ağrısı ve kalp çarpıntısına yol açmaktadır.
Eti zehirli ve tehlikelidir. İskorpit balığına uygulanan tedavi yöntemi uygulanmalıdır.


DENİZ ANASI
Bilindiği gibi Deniz Anası’ nın çok çeşitli türleri vardır. Özellikle yaşadıkları bölgelere ve okyanuslara göre boyları, renkleri ve zehir şiddetleri de değişmektedir. Bu canlılar, ölü olsalar bile dokundukları her cisme zehirini akıtırlar. Deniz anaları özellikle ısırdıkları veya dokundukları bölgelerde kaşıntı başlamakta ve daha sonra yerini acıya bırakmaktadır.
Denizanalarının tahribatlardan en önemlisi kırmızılaşma ile kana karışan zehirin miktarıyla ilgilidir. Öncelikle önemsiz bir kaşınma ve ovuşturma ile geçiştirildiği zannedilmektedir. Ancak aşırı dozda zehire maruz kalındığında diğer zehirlenmelerde olduğu gibi, nefes darlığı, bulantı, mide krampları görülmektedir.

Denizanasına temas ettiyseniz, sudan çıktıktan sonra o bölgeyi amonyaklı su ile silin. Ancak yaraya dokunmayın, ovuşturmayın ve kesinlikle de kaşımayın. Aksi halde zehirin yayılmasına ve daha kötü sonuçlara yol açabilirsiniz.


DENİZ KESTANESİ
Deniz kestanesi, genellikle kayalık ve temiz kumlu sularda ve diplerde yaşayan deniz canlılarındandır. Yapısı itibariyle top görünümünde olup, üstünde kısa, uzun ve düzgün aralıklarla sıralanmış uçları çok sivri iğnelere benzeyen dikenli bir deniz canlısıdır.
Denizde veya dipte farkına varmadan üzerine basıldığında veya herhangi bir yerinize sürtünmeden dolayı dikenleri batar ve kırılarak o bölgede kalır. Eğer bu dikenler hemen çıkarılmazsa zamanla o yerde şişkinlik oluşabilmektedir. Dikenleri çıkardıktan sonra o bölgeyi Alkol veya kolonya ile temizlemelisiniz. Aksi halde iltihap oluşmasına yol açabilirsiniz.

Denizdeki Yakamozun Sırrı: Ostracodlar


Karayib Denizi'nde yaşayan ve ışık üreten birçok deniz hayvanından biri de, yüzlerce hatta daha fazla türü bulunan Ostracodlar'dır.

Ostracodlar bir susam tohumundan daha büyük olmayan kabuklu canlılardır, fakat birçok canlının yapamadığı şeyleri yapar ve vücutlarında ışık üretirler. Ostracodlar ışık saçan zerreleri üst dudaklarının içinde bulunan bazı bezlerden bırakır.

Yalnızca erkek Ostracodlar ışık üretir. Her gece güneş battıktan yaklaşık olarak 1 saat sonra yüzlerce erkek Ostracod, dişileri kendilerine çekebilmek için ışık saçmaya başlar.

Erkek Ostracodlar etrafta yüzerken arkalarında parıldayan noktalardan oluşan bir iz bırakır.

Yakamoz olarak adlandırılan bu iz nedeniyle Ostracodlar'ın bulunduğu sularda binlerce küçük, parlak ışık yanıyormuş gibi olur.

Denizin Göz Kamaştıran Mücevherleri: İnciler


İnsan dünya üzerinde her nereye gözünü çevirip bakacak olsa ihtişamlı bir yaratılış, kusursuz bir tasarım ve hayret verici özelliklerle karşılaşır. Bu kitap boyunca verdiğimiz örnekler bu ihtişamın yalnızca birkaç küçük detayıdır. Allah insanlar için yeryüzünde görünümü son derece güzel olan pekçok bitki ve hayvan türü yaratmıştır.
Doğadaki her detayı insanın zevk duyacağı, lezzet alacağı şekilde var etmiştir. Tüm bunlarla birlikte yeryüzünde pek çok süs eşyası da Allah tarafından yaratılarak insanların hizmetine sunulmuştur. Bu süs eşyalarından biri olan inciler ihtişamlı güzelliklerinin yanısıra, her yönden ilginç özelliklere de sahiptirler. İncilerin oluşum aşamaları hayranlık uyandırıcıdır.

İncileri genellikle inci midyesi denilen ve pek çok türü bulunan istiridyeler üretirler. Bu istiridyelerin kabuklarının dirençleri oldukça yüksektir. Açılması son derece zor olan dış kabuklarının kalsiyum karbonat esaslı olan bileşimleri birçok düşman için de caydırıcıdır. Kalsiyum karbonat maddesi aynı zamanda istiridyenin inciyi oluşturmasında da önemli rol oynamaktadır.

İstiridyeler içlerine kum, çakıl veya zarar verecek parazit organizmalar girdiğinde bundan rahatsız olurlar. Bu gibi durumlarda bir korunma yöntemi olarak bu davetsiz misafiri izole ederler ve üzerini sedefle kaplamaya başlarlar.

İşte bu kaplama işlemi incinin oluşumundaki ilk aşamadır. İstiridyenin içine giren yabancı cisimler incilerin oluşması için bir çekirdek görevi görürler. Yıllar boyunca bu çekirdek maddenin üstü ince kalsiyum karbonat katmanlarının üst üste gelmesiyle kaplanacaktır. İstiridyenin içine giren yabancı cisimler incilerin oluşması için bir çekirdek görevi görürler.

Yıllar boyunca bu çekirdek maddenin üstü ince kalsiyum karbonat katmanlarının üst üste gelmesiyle kaplanacaktır.

Peki istiridyenin içinde sedef maddesi nasıl oluşmaktadır? İstiridyenin iç derisindeki katmanlarda sedefi oluşturan iki ana madde bulunur. Bir katmanda inciyi meydana getiren ve "aragonite" adı verilen, kalsiyum karbonat içerikli bir mineral, diğerinde ise incideki bu aragonite maddesini bir arada tutacak olan uhu benzeri "conchiolin" maddesi bulunur. Aragonite yarı şeffaf bir madde olduğu için inciye parlaklık kazandıracaktır.

Bu iki maddenin istiridye (aslında beyni bile olmayan bir et parçası) tarafından üretiliyor olması, sonra bunların biraraya gelip bir toz tanesini kaplayarak inci gibi bir güzelliği oluşturması elbette ki düşündürücüdür.

İstiridyenin korunma amaçlı ürettiği inci, insanlar için estetik bir süs olarak yaratılmaktadır.

12 Eylül 2007 Çarşamba

Sünger - Süngercilik



Ülkemizde süngercilik denilince ilk akla gelen yöre şüphesiz Bodrumdur.
Sünger avcılığı ve ticareti açısından bu şirin beldemiz yıllardır süngerciligimizin merkezi haline gelmiştir.
Bu özelliginden dolayı, Bodrum'da 1977'de süngerciliğimizi kalkındırmak amacıyla Sünger Geliştirme-İşleme İstasyonu ve Eğitim merkezi kurulmuş ve 10 yıl süresince bu konuda çeşitli araştırma çalışmaları yapılmıştır.

Ne var ki yakın geçmişte gündeme gelen iki olay Bodrum süngerciliğini ve dolayısıyla Türkiye süngerciliğini olumsuz yönde etkilemiştir.

Bunlardan birincisi 1986 yılında Akdenizi etkisi altına alan bir bakterinin neden olduğu salgın sünger hastalığı, ikincisi ise Bodrumun turizm yönünden büyük hamleler içine girmiş olmasıdır.

Her iki nedende süngercilikle ugraşanların büyük bir bölümünün süngerciliği bırakıp dalış ve gezi turizmine yönelmesinde etkili olmuştur. Dolayısıyla Bodrum ve yöresindeki süngercilik eski gücünü büyük ölçüde yitirmiştir.

Çok hücreli hayvanların en basit grubunu oluşturan süngerler, antik çağlardan beri insanlar tarafından kullanılmaktadır.

Özellikle spiküllerden yoksun yumuşak fibril iskelete sahip ticari süngerler, su tutma özelliklerinin fazlalığı, aşınmaya karşı dayanıklı olması, yumuşaklığı, esnekliği gibi özellikleriyle ticarette oldukça aranan değerli bir ihtiyaç maddesini oluştururlar.

Zira süngerler temizlik ve boya işlerinden endüstrinin bir çok koluna, hatta ilaç sanayiine kadar çok değişik işlerde büyük ölçüde kullanılmaktadır...

Tanımı ve tarihçesi:
Süngerler latince "delik" anlamına gelen "porus" kelimesi ile "taşımak" anlamına gelen "ferre" kelimelerinin birleşmesi ile porifera (delikliler) olarak adlandırılmıştır. Süngerler canlılar aleminin akglerden sonra en yaşlı grubunu oluştururlar. Zamanımızdan yakalaşık 600 milyon yıl önce dünyamızda mevcuttu ve fazla gelişmeden günümüze kadar gelmişlerdir.

Sınıflandırılması:
Süngerler, belli bir organlarının bulunmayışı ve hareket yeteneklerinin olmayiışı nedeniyle uzun süre bitkisel organizmalar olarak kabul edilmişlerdir.ancak Aristo bunların hayvanlar aleminden olabileceğini belirtmiş ve bu fikir 1765 yılında J.Elisin süngerin su akımı meydana getirdiğini ve bu esnada vücut yüzeyinde kasılmalar oluştuğunu gözleyerek bunların hayvan aleminde yer alması gerektiği bulgusuyla doğrulanmıştır.

Süngerler değişik araştırmacılar tarafından uzun süre coelenterata(deniz anası,mercan gibi ilkel hayvanlar) grubunda gösterilmiş isede 1816 yılında Blainville adlı araştırıcı tarafından spongiaria grubu olarak ayrıca sınıflandırılmıştır.

Süngerlerin günümüzde ki geçerli adı olan porifera ise ilk kez Grant tarafından 1836 yılında kullanılmıştır.

Tatlı su ve denizlerde yaklaşık 5000 türü bilinen porifera filumu(phylum) 3 sınıf(classis) ile temsil edilmektedir.

Bunlar;
Classis:Calcarea
Classis:Hexactinellida
Classis:Demospongia


Classis:
CalcareaKalkerli spiküllere sahip süngerlerdir. Boyları nispeten küçük olan kozmopolit türleri içerir. Denizlerin genel olarak kıyı(littoral) bölgelerinde yaşarlar.

Classis:
Hexactinellida Bu süngerler silisli ve oldukça büyük spiküllere sahiptirler.Bazı spiküller birkaç cm'ye ulaşabilir. Derin sularda yaşarlar.

Classis:
Demospongia Bu sınıf içinde iskelet yapılarına göre 3 grup sünger ayırt edilir. Bunlar sadece silis spiküllü, hem silis spiküllü hemde spongin lifli ve spikülsüz (sadece spongin lifli) süngerlerdir. Süngerlerin önemli bir bölümü bu sınıfa dahildir. Ticari süngerleri oluşturan dictyoceratida ordosu üyeleri 3. gruba dahil süngerler olup, iskeletleri spongin adı verilen kollojen bir yapıdan oluşmuştur. Bu süngerler derinliğin ilk 100 m.'ye kadar olan derinliğindeki diplerinde yoğun olarak bulunurlar.
Spongiidae familyası üyeleri ise tatlı sularda yaşarlar.

Morfolojik özellikleri

Tatlı sularda yaşayan türleride bulunmakla beraber süngerlerin önemli bir bölümü denizlerde yaşar. Denizlerde yaşayan süngerler kendilerini kaya, mercan resifi ve çeşitli kabuklar üzerine tespit ederek yaşarlar. Zaman zaman kendini tespit etmeyen ve dipte yuvarlanan süngerlere rastlanmakta isede bu durum çok nadir olarak gözlenen yaşantı şeklidir.

Süngerlerin dış görünüşleri oldukça değişkendir; hatta aynı tür içinde bile morfolojik farklılıklar görülebilir. Bununla birlikte kupa, kadeh ve vazo şeklinde düzenli olabildikleri gibi, şekilsiz veya agaç dalları gibi yada muhtelif yüzeyleri örten kabuk şeklinde olanları vardır.

Boyları çok değişken olup, birkaç mm. ile 2m. arasında değişir. Renkleri ise mavi, yeşil, sarı, kırmızı, kahvrengi, kirli beyaz, gri ve siyah olabilir.
abone.turk.net

Akdeniz'in Denizel Bitki ve Hayvanlarının Kökeni


Bugün Akdeniz'in hayvan ve bitkileri dört farklı gruptan oluşuyor. %62'lik büyük bir kısmını, doğu Atlantik kökenli türler oluşturuyor. Bu gruba Atlanto-Mediterranean elementi denir. %29'luk bir kısımsa, Akdeniz endemiği. (endemik: dünya üzerinde sadece belli bir bölgede yaşayan canlılara verilen isim). %13'lük bir kısım da, kozmopolitan türlerden oluşuyor ve bu türlere okyanusların büyük bir kısmında da rastlanılıyor, %5'lik küçük bir kısmı Süveyş Kanalı'nın açılmasıyla birlikte Akdeniz'e giriş yapan Hint - Pasifik kökenli türler meydana getiriyor.

Aslında türlerin bu kadar çeşitli olması, Akdenizin evrimsel tarihinin bir sonucu. Bundan 65 milyon öncesine kadar, Akdeniz'in yerinde Tethys denizi denen ve batıda Atlantikten doğuda Pasifik'e kadar uzanan bir deniz vardı. Zaman içerisinde çeşitli yer hareketleri sonucunda Cebelitarık Boğazı'nın açılması,
Atlantik ile Akdeniz arasında bir ilişki kurulmasına neden oldu ve Atlantik kökenli türlerin Akdeniz'e geçişi sağlandı. Öte yandan, Anadolu kara parçası yükselmeye başladı ve Karadeniz'le Hazar Denizi Akdeniz'den ayrıldı. Karadeniz, Çanakkale ve İstanbul Boğazı aracılığı ile bağlantıyı devam ettirdi.
Günümüzde, Akdeniz'de Tethys Denizi'nden kalan ''kalıntı türler" de var. Neptün çayırı olarak bilinen Posidonia oceanica gibi.


8 Eylül 2007 Cumartesi

102' RPH



The 102' Rph is the biggest, the most powerful and the most luxurious yacht in the Numarine range.It has been designed by the same team of international designers that have demonstrated their ability to come up with ingenious solutions to sleek and sophisticated yachts, time and again: Tomasso Spadolini and Can Yalman.

Principal Dimensions of 102’ RPH:

Length overall-31.00 m
Beam-7.10 m
Displacement-78.000 kg
Fuel capacity-9.000 lt.
Fresh water capacity-2.000 lt.

BAVARIA 46 CRUISER


Yelken performansı ve konforun eşsiz birleşimi. daha talepkar müşterilerimizin tercih ettigi , 46 cruiserin 3 kamaralı versionundaki master kabin , ayrı tuvalet ve banyosu ile , cruiser serisi içinde en geniş olanıdır.
Geniş salonu misafirler için ayrı banyosu , rahat mutfagı ile geniş hacimli 46 cr başdöndürüyor. Charter işletmelerinin tercih ettiği 4 kabin versiyonu ise , geniş kalabalıkları rahat ettirecek şekkilde dizayn edilmiş.
YAPIM TEKNİGİNDEKİ ÜSTÜNLÜKLER:
" Çarpmalara mağruz kalacak bölgeler KEVLAR®güçlendirilmiş.
"Su üstü hattı ve güverte sağlamlık ve izolasyon içinKöpük dolgulu SANDWİCH LAMİNASYON.
"Tamamı gövde içine lamine edilmiş temel omurgasayesinde ek mukavemet ve taşıma gücü.
"Gövdeye flaşlarla bağlanmış güverte.
"Yüksek mukavemetli direk ve salma bağlantısı.
"Klimatize edilmiş ortamlarda gövde imalatı

ARMA /DÜMEN:
" SELDEN arma , FURLEX furling sistem .
" ELFSTRÖM yelkenler.
" Tüm arma bağlantıları paslanmaz çelik .
" Gövde içine lamine edilmiş , gövde bağlantı noktaları.
" Kolay bakımlı dümen dolabı , kolay kullanım için kendini ayarlayan dümen bağlantısı.
" Ön basınçlı dümen palası.

GÖVDE VE GÜVERTE :
" RUTGERSON güverte donanımı ve genoa arabası.
" Rahat kullanım için dizayn edilmiş güverte.
" LEWMAR vinçler.
" LEWMAR açılır lumbozlar.
" Tüm güç noktaları aliminyum plakalarla güçlendirilmiş .
" Aydınlık için geniş güverte tavan lumbozları.
" Çapraz havalandırmayı arttıracak açılır lumbozlar
" Modern profilli salma.

İÇ DEKORASYON:
" Kabin kapıları ve dolap kapakları Masif ağaç.
" Açık maun rengi sayesinde daha aydınlık iç mekan.
" İç yer döşemeleri tik.geniş rahat kabin girişlerive tekne girişi.
" Rahat girişli kabin ve ana giriş
" 2 adet buzdolabı ( biri üstten biri önden açılmlı)
Tasarım : J & J DESIGN
Tam Boy : 14,40 m
Gövde Uzunluğu : 13,99 m
Su hattı Uzunluğu : 12,20 m
En : 4,35 m
Derinlik Standart : 1,85 m
Boş Ağırlık : 11.000 kg
Ballast : 3.300 kg
Motor Volvo Penta : D2-55 39 kW/53 hp
Yakıt Tankı : 210 lt
Su Tankı : 460 lt
Kabinler : 3 veya 4
Yataklar : 6 veya 8
Standart Ana Yelken
Ve Sarma Genoa : 114,80 m2
Su Seviyesinde Direk Yüksekliği : 19,20 m

7 Eylül 2007 Cuma

First 45


Yenilik ve saf çizgiler
Rahat hareket etmek için ergonomik kokpit
Çift dümenle hassas idare
T şeklinde mutfak
Pratik ve yenilikçi masa
Süper yat ruhu
Ayırt edilen bir görünüş
Geniş bir vasistan ve daha çok güç için geniş bir su yolu

Boy: 13.68
En: 4.20
Ana yelken: 57 m2
Genoa: 60.4 m2
Yakıt tankı : 200 L
Su tankı : 200 L
Motor: Yanmar 4JH4CE Sail Drive – 41 Kw (56 HP)

3 Eylül 2007 Pazartesi

Sualtı Bilim Kampı

TÜBİTAK Bilim ve Toplum Daire Başkanlığı'nın organize ettiği 'Sualtı Bilim Kampı'nın ikinci gününde katılımcılar tüple ilk dalışlarını yaptı.TÜBİTAK'ın ilk kez düzenlediği kampa kabul edilen ve deniz bilimleri üzerine çalışmayı planlayan öğrencilerin sualtı performansları, eğitimci dalgıçlardan tam not aldı.

Mersin'in Taşucu Beldesi'nden Barbaros Koyu açıklarına tekneyle gelen katılımcılar, burada eğitmen dalgıçlardan su altı ekipmanlarından tüp, yüzerlik denge yeleği olan BC ve su altı saati hakkında bilgiler aldı.Eğitmen rehber ve balık adam Ercan Zeybek, katılımcılara sualtında tüplü ve tüpsüz, maskeli ve maskesiz nefes çalışması yaptırıldığını söyledi.

Zeybek, maksimum 4 metre derinlikte ve 40'ar dakika süreyle iki dalış gerçekleştirildiğini dile getirdi. Dörder kişiden oluşan beş grupla, tüple nefes almayı sağlayan hava kaynağının sualtında bırakılıp tekrar bulunması, yedek hava kaynağı ile yer değiştirilmesi çalışmalarının yapıldığını aktaran Zeybek, maske tahliyesi, kulak eşitleme pratiklerinin de yapıldığını aktardı.

Zeybek, katılımcıların ilk tüplü dalışlarını "çok başarılı" olarak niteledi. Bilim ve teknik yazarı, eğitmen dalgıç Bülent Gözcelioğlu da dalışın yapıldığı Barbaros Koyu'nun güvenli olduğu için seçildiğini belirterek, bir başka tercih nedeninin, eğitim sırasında bölgede az miktarda deniz canlısına zarar verilmemesi olduğunu söyledi.

1 Eylül 2007 Cumartesi

DÜMEN ÇEŞİTLERİ



Hidrolik Dümen Sistemleri :
Hidrolik dümen sistemleri en basit olarak, bakır boru, yüksek basınçlı esnek hortum veya dikişsiz çelik çekme boru ile birbirine bağlanan silindir ve pompadan oluşmaktadır. Hidrolik silindir çift etkili olup, aksiyel pistonlu dümen pompası tarafından tahrik edilir.
Manuel çalışan sistemlerde hidrolik güç, dümen simidinin çevrilmesi ile elde edilir.


Montaj

Tüm yapmanız gereken kullanım kılavuzuna göre pompa ve silindiri yerlerine monte etmek ve bakır boru, yüksek basınçlı esnek hortum veya dikişsiz çelik çekme boru vasıtası ile birbirine bağlamaktır. Montajdan sonra yağı doldurulup havası alınan sistem, çalışmaya hazırdır.

Seyir Fenerleri

Fenerlerin görünme mesafesi
12 metreden büyük , 20 metreden küçük araçlarda Silyon feneri : 3 milden
Borda feneri ,pupa feneri veya 360 dereceden görülebilen üç renkli fener : 2 milden
Silyon feneri : 2 milden
Borda feneri : 1 milden
Pupa feneri : 2 milden
360 dereceden görülebilen üç renkli fener : 2 milden



Değişik fenerlerin görünüm açıları
İskele borda feneri : 112.5 derece - kırmızı
Sancak borda feneri : 112.5 derece - yeşil
Silyon feneri : 225 derece - beyaz
Pupa feneri : 135 derece - beyaz

Boylu-Soylu Gemiler


"TALL SHIPS"in Türkçe karşılığını hiçbir yerde bulamayınca bu tip teknelere "Boylu-Soylu Yelkenliler" adını verdik. Araştırmamız yaşları 75 ve üzeri bu tarihi güzellerin sayılarının da hemen hergün azaldığını; okul, vakıf veya donanma tarafından korunmakta ve kullanılmakta olmalarına rağmen sayılarının 40'ın altına düştüğünü gösterdi.

Her yıl bu gemilerin gezilerini organize eden STI/Sail Training Int'l kuruluşu 2005'de Kuala Lumpur'da yaptığımız ilk görüşmede 2011 yılına kadar dolu olduklarını söylemişti. Biz Türkiye’mize hiç gelmemiş, Karadeniz'e hiç çıkmamış olduklarını ve Cumhuriyet tarihimizde bir "ilk'e" imza atacaklarını anlatınca önerimizi kabul ettiler ve STI ile Mayıs 2008 için anlaştık.

Memnuniyetle vurgulamak isteriz ki işbirliği yaptığımız "STI" kuruluşu; din, dil, ırk farkı gözetmeksizin tam 50 yıldır gençleri tanıştırmak, eğitmek onlara deniz sevgi ve saygısını aşılamak deniz kirliliği ile savaşmak ve savaşanlara destek vermek için başarı ile yürüttükleri çalışmalardan dolayı 2007 yılı Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterilmiştir.

Bu arada Deniz Kuvvetleri Komutanlığı "Birinci Uluslararası Marmaris Festivalini" çok büyük bir başarı ile tamamlamış, Mayıs 2008'de "İkinci Uluslararası Marmaris Festivali'ni" planlamaya başlamıştı ki, aktardığımız DTO/Deniz Ticaret Odası'nın 2008'de Boylu Soylu yelkenlileri İstanbul'a daveti projemizi derhal desteklediler ve İstanbul’dan önce Marmaris Festivali'nde hazır olmasını istediler. Bu yakın alaka bize büyük destek ve moral oldu.

Yaptığımız planlara göre en az 8 en fazla 14 A sınıfı, 3 veya 4 direkli büyük yelkenlilerden oluşan bir "filo", 5 Mayıs 2008 günü Marmaris'te 3 gün kalmak üzere demirleyecek. Her yelkenli Marmaris'ten yola çıkarken yaşları 15-24 arasındaki 20 gencimizi alacak ve İstanbul'a kadar yelken kursu verecek, denizcilik öğretecek. Bu doğrultuda en az 200 genç denizcimiz bu fırsattan yararlanacaklar... Marmaris'ten sonra donanmamız refakatinde Çanakkale Boğazı'ndan, Marmara'dan ve İstanbul Boğazı'ndan "transit" yani İstanbul'da hiç durmadan geçerek Varna'ya gidecek filo, 29/30 Mayıs 2008 günü İstanbul'a gelecek ve burada beş gün kalacak.

OPTİMİST


2,31m boyunda ve 7-15 yaşları arasında yapılan, temel eğitim teknesidir. Dünya çapında 150 binden fazla ve 95 civarında ülkede yapılır.
Yerel yarışlar haricinde Avrupa ve Dünya Şampiyonaları vardır. % 50’den fazla Olimpik yelkenciler optimist sınıfında yelkene başlamışlardır.

Tekneler Nasıl Yüzer?


Bir tekne suya indirildiğinde suyu yanlara iter yani suyun yerini değiştirir. Su da buna kaldırma kuvveti ile cevap verir. Kaldırma kuvvetinin büyüklüğü, yeri değiştirilen suyun ağırlığına bağlıdır. Bir cismin yüzebilmesi için, yerini değiştirdiği suyun kaldırma kuvvetinin en azından cismin ağırlığına eşit olması gerekir. Bir cismin yerini değiştirdiği suyun miktarı, o cismin biçimine bağlıdır.

Örneğin çamurdan yapılmış bir top batar, ama eğer bu topa içi boş bir kase biçimi verirseniz yüzer. Çamurun biçimini değiştirerek onun terini değiştirdiği su miktarını artırmış olursunuz.
Tekne yapımcılarının yaptığı da işte budur. Çelik bir levha batar ama çelikten yapılmış bir gemi yüzer.

Kaynak : Her Yönüyle Tekneler - Christopher Maynard,
Tübitak Popüler Bilim Kitapları
1 EYLÜL 2007 Cumartesi

Kule Dalışı

Kule sözcüğü fransızca " couler " fiilinden gelir ve akmak anlamını taşır. Çok incelik ve teknik beceri gerektirmesine rağmen balığa en doğal yaklaşma şeklidir. Variasyonları yok denecek kadar azdır ve diğer tekniklere göre çok sadedir. Kule avcılığının temelinde, su içinde hareket etme şekliniz ve bu konudaki beceriniz yatar.

Amaç, atış yapmadan önce, avınıza mümkün olduğu kadar yaklaşmaktır. Balıklar, meraklı canlılardır, tedirgin veya stres altında değillerse, onlara yaklaşabilirsiniz. Stres altında balıklar, yavaşça uzaklaşmak ile aniden kaybolmak arasında çeşitli davranış biçimleri gösterirler. Bu davranışları, ne kadar etkilendikleri ile orantılıdır. O halde, avınızı tedirgin etmeden yaklaşabilmeyi başarmalısınız. Bunun için gerekli olan şartları gözden geçirelim.



Öncelikle, efektif bir kule, palet vuruşlarının sona erdirilip, negatif yüzerliğe geçtikten sonraki düşüş veya " akış " ile başlar. Bu andan itibaren, paletlerinizi sadece hafif yön değişiklikleri için hareket ettirmelisiniz. Ağırlık hesabı ve ayarı çok önemlidir. Avlanacağınız derinliği önceden belirleyin ve kemerinizi ona göre ayarlayın. Örneğin, 10 metrelerde avlanacaksanız, ilk 5 - 6 metrelerde nötr yüzerlikte olacak şekilde yüklenin. Kule avcılığında değişken ağırlık kullanılabilir ancak, tavsiye edilmez. Özellikle, kule için inildiğinde, avınız uzaklaşmış ise, bu hareketi, iyi bir agaşon ile devam ettirebilirsiniz. Eğer değişken ağırlık kullanmış iseniz, elinizden bırakırken çıkacak sesler, balığı ürkütebilir.



Başarılı bir kule gerçekleştirebilmek için, başlangıcından sonuna kadar her safhasının da başarı ile uygulanması gerekir.

Satıhta, yüzünüz aşağı dönük pozisyonda, tamamen gevşemek ve konsantre olabilmek için, 3 - 4 dakika diyafram soluması yapın ve ritmi düşürün.

Ciğerlerinizi, diyaframdan başlayarak göğüs kafesi ve omuzlarla sonuçlandıracağınız standart bir teknikle tam olarak doldurun.


Nefesinizi gırtlağınız ile tutun. Yeni başlayanların sıkça yaptıkları bir hata olan, diyaframdan nefes tutmak, oksijen tüketimini çok arttırır. Diyafram, oldukça büyük bir kastır ve fazlaca oksijen tüketir.


Snorkeli ağzınızdan atın.

Mükemmel bir ördek dalışı gerçekleştirin.

İlk metreleri sağlam palet vuruşları ile geçin. Sessizlik, bütün av tekniklerinde olduğu gibi kule tekniğinde de ana kuraldır. Bu nedenle, palet vurmayı, negatif olduğunuz anda kesin.


İnişiniz sırasında, ani hareketler yapmayın. Vücudunuzu ve hareketlerinizi, dışarıdan seyrediyormuş gibi görmeye çalışın ve hatalarınızı düzeltin.

Kule avcılığı için, uzun tüfek gerekir. 100 cm. tüfek boyu, uzun kelebekli 6.5 mm şiş ve kuvvetli lastik kullanın, tüfeğinizde, dalış derinliğinizin % 30 fazlası kadar iple birlikte, makara bulundurun.


Tüfek taşımak, önemli bir detaydır. İnişte, tüfeği, vücudun bir uzantısı gibi ilerde tutmak, hidrodinami açısından avantaj getirir, ancak, uzantılar, özellikle, doğal ortama uymayan malzemeden yapılmışsa, balıklar tarafından tehdit olarak algılanır. Tüfeğinizi, kolunuz geride, kabzasından tutarak, vücudunuza yapışık ve yanında gizleyerek taşırsanız, hidrodinami kaybedersiniz ancak, balıklar daha az tedirgin olurlar. Bu konuda seçiminizi, dip yapısı, av bölgesinin bakirliği ve balıkların genel davranışlarına göre siz belirleyeceksiniz.


Kulak eşitlemek için kullandığınız elinizle, bakışlarınızı biraz gizleyin. Bu konu tartışmaya açıksa da, avcı bakışının avı tedirgin ettiği olasıdır. Uygulamakta artılar olabilir.

Eğer tüfeğinizi yanınzda taşımışsanız, atış menziline girerken çok ağır hareket ederek, pozisyona girin. Son metrelerde, tüfeği yavaşça ileri uzatın.


Avınız halen rahat ve hareketsiz ise tetiği kararlılıkla çekin.


Tekniğiniz geliştikçe, avcılık başarınız artacaktır. Unutmayın ki, su altı avcılığı, çok antrenman ve deneyim gerektirir, bunun başka yolu yoktur. Şampiyonlar, senenin 300 gününü suda geçirmektedirler. Okuduklarınızı, anlayarak ve uygulayarak çalışın. İlk denemelerin başarılı olması ancak şanstır, ancak zaman içinde ilerleyecek ve su altı avcılığının keyfine varacaksınız.

Jak Boeno

WINDSURF TÜRKİYE ŞAMPİYONASI 3.AYAK - Mimarsinan



Türkiye Yelken Federasyonu’nun 2007 yılı Faaliyet Programında yer alan “Windsurf Türkiye Şampiyonası 3.Ayak ” Yarışları, 07-09 Eylül 2007 tarihlerinde Mimarsinan / İSTANBUL’da yapılacaktır.

KURALLAR :
Yarışlar, ISAF Yelken Yarış Kuralları RRS ( 2005-2008) , IFCA Sınıf Kuralları , TYF 2007 İlke Kararları, bu yarış İlanı, TYF Genel Yarış Talimatı ( 2007-2008) ile yayınlanacak Ek Yarış Talimatları uyarınca yapılacaktır.

Parkur Hakkında Bilgi:
Mimarsinan, İstanbul - Büyükçekmece’ye bağlı ufak bir beldedir. Marmara denizine bakan koyu ve kuzeyli rüzgarıyla, rüzgar sörfü tutkunları için İstanbul’daki az sayıdaki parkurların en iyisi olarak nitelendirilir.

Yarışlar Windsurf sınıflarında yapılacaktır.
-Kesin kayıtlar; Mimarsinan / İstanbul’da , kayıt formları , lisanslar ile beraber yarış ofisine teslim edilecek ve yarış programında ilan edildiği üzere 07 Eylül 2007 Cuma günü saat 12:00’ye kadar yapılacaktır.
-Yarış ofisi, Mimar Sinan Rüzgar Sörfü Kulübü, Büyük Çekmece Koyu,

İSKİ Binası yanı Mevkii olup kayıtlar 07 Eylül 2007 Cuma günü saat 10.00 da açılacaktır.

KAYIT ÜCRETİ : Yarış kayıt ücretleri tekne başına 20.-YTL olup,Yarış ofisinde makbuz karşılığı ödenir.

Yarış Üssü, MimarSinan Rüzgar Sörfü Kulübü, Büyük Çekmece Koyu, İSKİ Binası yanı , Mimarsinan / İSTANBUL’da kurulacaktır.

Denizde balık, festivalde etkinlik

Şehristanbul Derneği ve Fatih Belediyesi, bu yıl İstanbul Balık Festivali'nin dördüncüsünü düzenliyor. Bugün ve yarın Tarihi Samatya Meydanı ve Yeni Galata Köprüsü'nde yapılacak festivale katılanlar balığa doyacak, çünkü Balık Müstahsilleri Derneği festival için 5 ton balık ayırmış.
Bugün saat 17.00'de Samatya Meydanı'nda 5 bin kişiye balık-ekmek dağıtılacak, yarın saat 14.00'te meydana gidecek 4 bin kişi de büyük bir Osmanlı kazanında pişirilmiş balık çorbasını bedava içebilecek. Superfresh de festival süresince 2 bin adet ton balıklı sandviçi ücretsiz dağıtacak. Yediği balık-ekmeği eritmek isteyenler, bugün ve yarın 16.00-18.00 saatlerinde sanat tarihçisi Atilla Tuna rehberliğinde yapılan 'Samatya'dan Kocamustafapaşa'ya' ücretsiz yürüyüşüne katılabilir.

Festivalin bu yılki yenilikleri arasında İDO'nun verdiği tekneyle yapılan Boğaz turu bulunuyor. Eminönü İskelesi'nden başlayacak olan tur, yarın 10.00-12.00 saatlerinde, yine Tuna'nın rehberliğinde gerçekleşiyor. Festivalde ayrıca SYMBIOSIS-Sağlık ve Doğa Gönüllüleri Derneği'ne bağlı doktorlar, ücretsiz sağlık taraması hizmeti verecek. Şehristanbul Derneği üyeleri, tarihi eserleri sahiplendirme projesinin devamı olarak çocuklarla birlikte, Balık Festivali'ne uygun resimler yapacak. Festivalin sanatsal etkinlikleri arasında, 'İçkalpakçılar Çıkmazı' (Samatya'da bulunan bir çıkmaz sokak) isimli ödüllü kısa film gösterimi, ücretsiz ebru atölyesi ve sergisi, resim ve fotoğraf sergileri, folklor ve tango gösterileriyle kukla tiyatrosu da yer alıyor.

Katılımcılar, bugün saat 19.00'da Sulukule Roman Senfoni Orkestrası ve saat 21.30'daki Volkan Konak konserleriyle önce göbek atacak, sonra horon tepecek. Türk sanat müziği, pop ve pop-rock müzik konserleri ise pazar günü boyunca devam edecek.

4. İstanbul Balık Festivali'nde geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da 'Deniz Yemekleri Yarışması' düzenleniyor. 'En iyi balık çorbası', 'En iyi deniz mezesi', 'En özgün balık yemeği' ve 'En iyi midye dolma' kategorilerinde hünerlerini gösterenler ödül de kazanacak. Midesine güvenenler, yarın saat 13.00'te yapılacak olan 'En çok midye dolma yeme' veya saat 14.00'teki 'En hızlı balık çorbası içme' yarışmasına katılabilir. Sportif katılımcılarsa bugün saat 14.00'te düzenlenecek yüzme yarışmasında serinleyebilir veya yarın Yeni Galata Köprüsü'ndeki Oltayla Balık Avı Yarışması'nda marifetlerini gösterebilir.

Turgutreis'te Wind Surf

Türk Denizcilik tarihinin ünlü amirali Turgutreis'ten adını alan belde, denizci gençler yetiştiriyor. 10 yıldır Turgutreis'te wind surf ve yelken faaliyetleri gösteren Fener Wind Surf CNS ile Belediye Spor arasında eğitim anlaşması yapıldı. 15 Mart-15 Kasım tarihleri arasında, 12'şer kişilik gruplar halinde seçmeler yapılacak. 40 wind surf ve 10 laser ile yapılacak çalışmalar sonunda Belediye Spor'un yelken ve wind surf takımları oluşturulacak.

Turgutreis Belediye Başkanı Ali Server, amaçlarının yurtiçi ve yurtdışı organizasyonlarda ülkenin ve beldenin tanıtımı yapmak ve gençeleri denizle buluşturmak olduğunu belirtti. Başkan Server, aynı zamanda "Amiral Turgutreis Uluslararası Kupası" düzenleyeceklerini de söyledi.

Kurs kayıtları 1-15 Ocak tarihleri arasında Turgutreis Belediyesi Basın Halkla İlişkiler Servisi'nde yapılacak.

YATÇILIĞIN KISA TARİHÇESİ

Bildiğimiz anlamda gezi veya yarış için yelkenciliğin,ya da ‘'keyif'' için amatör denizciliğin köklerinin 17. yüzyılın ikinci yarısı Hollanda'sına uzandığını bilmekteyiz.1660 yılında Amsterdam şehri İngiltere kralı II. Charles'e taç giyme hediyesi olarak "Mary" adlı yatı hediye eder.Bu tekne Britanya'nın ilk yatı ve İngiliz yatçılığının başlangıcıdır.İngilizce ve Almanca yacht, Türkçe yat ismi Flemenklerin jaght (avcı, takipçi) kelimesinden türemiştir.
Hollandalılar 14. yüzyıldan itibaren korsanları, kaçakçıları kovalamak, bazen de gezi için kullandıkları küçük, hızlı teknelere bu ismi vermişlerdir. Genelde amatör denizcilerin kullandığı hangi teknelerin "yat" sınıfına girdiği cevaplaması zor bir sorudur.
Eski tanımlamalara göre kürekli tekneler hariç, her türlü motorlu veya yelkenli tekne, - çocuklarımızın bindiği Optimist sınıfı teknecik bil e-, yat sayılmaktadır. Amerikalıların 10 metrenin altındaki kamaralı açık deniz teknelerini yat saymadıkları, Orta Avrupa ülkelerinde ise ayrımın yelkenlilerde sınıf tekneleri, açık güverteli tekneler ve yatlar; motorlu teknelerde spor tekneler, motorbotlar ve motoryatlar olarak yapıldığı görülmektedir.
Ayrıca gittikçe zenginleşen dünyamızda süperyat ( 40 metreye kadar olanlar) ve megayat ( 40 metreden büyük boylar) gibi biraz zorlama kavramlara da denizcilik yayınlarında rastlanmaktadır. Ülkemizde önceki dönemlerde yelkenli teknelere ‘'kotra'' dendiğini de hatırlıyoruz

www.yatportal.com